Hikayem;

Aslen Ankara Çubukluyum 30 yıldır evli ve üç çocuk annesiyim(oğlum vefat etti) ,iki kızım var.

Çubuklu ve vişneci çiftçi ailemiz olunca zaten ister istemez , organik ve doğal yaşamın içinde olan biriyim.

Ama özellikle anne olunca ve merkezi çocukları olan bir anne olunca onların sağlıkları için daha farklı oluyor.

Büyük kızım 7 aylıkken başladı benim hikayem, kızımın bağışıklık sisteminin düşük olması nedeni ile çok hastalanması ve  yüksek ateşten dolayı kullandığımız ilaçlara olan alerjisi yani antibiyotik (pelisirin içeren) ilaçlara olan alerjisi ve ateşi düşüremediğimiz içinde organlara zarar vermesi ile yolculuğum başladı, hiçbir ilacın reçetesini okumadan ilaç kullanmadım.

7 yaşına kadar , elma ayva yaprağı ıhlamur gibi bitki çayları ve özellikle kemik suyu ve doğal karadut özü ile bağışıklığını yükseltecek gidalar ile desteklemeyi başardım, ama 7 yaşında 41 derece ateş ile İstanbul gibi metropol bir şehirde 3 hastane gezip havale geçiriyor deyip özel bir hastanede (6. Hastalık denilen) bir hastalığın kızımın buzların içerisinde yatması benim bitkilerle ve doğal yaşamla bağımı arttırması en büyük sebeplerden ve etkenlerden biri oldu.

Çünki kızım yüksek ateşin verdiği etki ile duyma yetisini kaybediyordu, ve her ateşlendiğinde ne yazıkki  çocuğum  %40 olan işitme kaybı 5 sınıfa başladığında %70 gibi bir rakamla duymadığı ortaya çıktı.

Aydın Nazilli sağlıklı ve uzun yaşam merkezi ne taşındığımızda neden insanlar bu kadar sağlıklı ve neden 70,75 yaşında insanlar turp gibi derken farkettimki ,yılın her ayı yemyeşil, her türlü enzemik ve faydalı bitkilerin yetiştiği ,dağlarından yağ ovalarından bal akan ve herkesin aktar olduğu ilaç yerine kendi yaptıkları ilaçlarla ve yağlarla kendilerini tedavi ettikleri bir ilçe beni bu yola daha fazla itti.

Çünki ben Ayçiçek yağına bile zeytinyağı diyen bir toplumda büyüdüm, oysa gerçek zeytin yağı nedir, nasıl kullanılır, yada incirin marketten alınan incirle ,köylüden alınan incirin arasındaki farkı en önemlisi ibni sinanın kitaplarında bile doğal ilaç olarak otların bu kadar zengin kullanıldığını ben nazillide öğrendim.

Ve babamın 56 yaşında dünyanın en tehlikeli kanser türü olan (yumuşak doku) kanseri ile olan savaşı beni başta ısırgan otu olmak üzere ülkemizde bulunan bütün bitkilerin aslında var olmasının bir sebebinin olması ve hangi hastalıkta hangi tedavide kullanılması gerektiği ni öğretti.

2012 yılında kozalak girdi hayatıma, aslında kökeni yüzyıllar öncesine dayanan kozalak ve çam ağacının akıntısı sakızı, yörüklerde bile çok kullanılan, başta öksürük olmak üzere Akciğer rahatsızlıklarına çok faydası olan çok yıllık bir bitki olan ama odundan başka değer görmeyen çam ağacının bu şık meyvesinin ne kadar faydalı olduğu Kozalak Reçeli ile önce komşularım arasında, daha sonra 2018 yılında,TRT ana haber sayesinde tüm Türküye ye ve hatta Avrupa da da duyulun Kozalak reçeli ve şifası.

2018 yılında devlet desteği ile kadın girişimci olarak işletmemi kurdum,

Şuan 70 adet ürünle gerçekten doğal  ev yapımı hiçbir katkı maddesi ve koruyu olmadan eski annanelerimizin yaptığı gibi geleneksel yöntemlerle yöresel olarak üretim yapıyorum.

Amacım sizlere günümüzde doğal ürünlere bu kadar talebin artmasından dolayı  gerçekten organik nedir, organik ve doğal nasıl yapılır, doğal beslenerek fabrikasyon olmadan nasıl sağlıklı yaşanır bunu göstermek ve ulaştırmak bu yolda ve bu hikayede yanımda olan sizlere ulaşmamı sağlayan herkese teşekkür ederim.

cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR